600 bin kamu işçisini kapsayan müzakerelerde, toplu iş sözleşmesi sürecinde hükümetin teklif ettiği zam oranlarını düşük bulan Türk-İş'in açıkladığı takvim çerçevesinde Malatya'daki eylem süreci devam ediyor.
Eylem planı kapsamında; Malatya Park önünde toplanan Türk-İş'e bağlı sendikalar, yüksek bir sesle geçinemediklerini dile getirdi.
Toplu İş Sözleşme sürecini protesto etmek üzere bir araya gelen işçiler adına konuşan Türk-İş Malatya İl Temsilcisi Hikmet Kazgan, “Biz kamuda çalışan işçiler olarak; 2025 yılı Toplu İş Sözleşme sürecinde karşılanmayan taleplerimiz, ücret artışımız ve haklarımız için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi her fırsatta dile getirdik” dedi.
“Uyardık, çağrıda bulunduk. Dedik ki; geçim derdi büyüdü, bu teklif toplu sözleşme değil, toplu oyalamadır. İşçiyi, emekçiyi açlığa mahkûm etmektir” sözleriyle konuşmasına devam eden Kazgan, şunları söyledi:
“Alanlardayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz. Hükümet geçtiğimiz hafta cuma günü yapılan toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun olan, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeği adeta yok sayılmıştır. Bize reva görülen ücret tüm ülkede işçi kitlemiz ve kamuoyu tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Geçinemiyoruz. Zordayız. Eylemse eylem, grevse grev. Meydanlarda mı yatacağız yatarız, aç mı kalacağız kalırız. Zaten çalışan biziz, zaten aç kalan biziz. İşçiyiz biz işçi. Hakkımızı alana kadar, direne direne kazanacağız. Buradan meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz; biz emekçiyiz, biz işçiyiz, biz köle değiliz."
TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı gerçekler arasında dağlar kadar fark olduğunu dile getiren Kazgan, "TÜİK in verileri yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Mutfakta yangın var, ama TÜİK hâlâ “güzel havalardan” bahsediyor. Biz emekçiler pazarda, manavda, sokakta gerçek enflasyonu yaşıyoruz. Açıkladığınız veriler bu yangını ne söndürebilir ne de gizleyebilir. Pazardan eli boş dönen emekçi TÜİK’in verilerine değil, cebindeki üç kuruşa bakarak yaşamaya çalışıyor. Gerçekleri görmek istiyorsanız TÜİK’in raporlarına değil, işçinin boş tenceresine bakın. Ülkemizde vergi yükü işçinin emekçinin sırtına bindirilmiş. Maaşlarımız daha cebimize girmeden yüzde 27’si eriyor. Az kazanandan çok vergi alan bir sistemde adaletten söz edilemez. Yanlış hesaplarınızın faturasını biz emekçilere ödetemezsiniz. Çıkıp bir sokağa bakın, çarşıya pazara bakın. Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. Kuru vaat değil, toplu sözleşme hakkı istiyoruz. Adil bir ücret, güvenli bir gelecek istiyoruz. Onurlu bir yaşam talebimizden geri adım atmayacağız. Emeğimizi yok sayanlar işçinin sesini duyana kadar susmayacağız. Sokaklardayız, meydanlardayız, alanlardayız" diye konuştu.