Yabancıların, sadece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan süper izin talebinde bulunduğunu dile getiren Kaya,
“Yabancılar bu 17 izin kalemini 2 veya 3'e düşürün diyor. Düşürün ki biz işlerimizi daha kolay ve kısa yoldan halledelim. 3 bakanlık dışında yerel yönetimler, DSİ, İmar Bakanlığı, Tapu Kadastro, Orman, Tarım Bakanlıkları, vs. kaldırılsın istiyorlar. Hiç bir denetim yapılmasın. Halka sorulmasın. Yer seçimi usule uygun olmasın. Bütün engeller ortadan kaldırılsın diyorlar. Tek bir kurumun verdiği izin yeterli olsun diyorlar. Bu kabul edilemez. Denge ve denetim olmasın. Dağları, ovaları, toprakları, tarım alanlarını, ormanları, hayvanları, canlıları, endemik bitkileri ortadan kaldırılsın. Köyler, mahalleler, ilçeler, yerleşim alanları ortadan kaldırılsın. Yaşam alanları yok edilsin. Davalar açılmasın. Kanunlar, yasalar çalışmasın. Rant uğruna her yeri, her alanı, zaptı rant altına alınsın. Siyanürle, dinamitle bütün dağlar, delik deşik edilsin. Sulama ve içme suları, nehirler, ırmaklar, tarım alanları, meyveler, sebzeler, pamuk, kayısı, fındık, fıstık, zeytinlikler, elma, armut, üzüm, ceviz, şeftali, nohut, mercimek, Narenciye ürünleri ortadan kaldırılsın. Dut ağaçları, nar, patates, soğan, sarımsak, turp, endemik bitkiler kenger, keven ortadan kaldırılsın. Çırılçıplak dağlar, devasa çukurlar kalsın istiyorlar. Oysa ilaçların yüzde 80'i endemik bitkilerden elde edilmektedir. Bu yöntemin adı sömürge madenciliğidir. Bu yabancı şirketlere süper izin verilmesi tamamen ülkenin daglarının, ovalarının, ormanlarının, sularının, tarım alanlarının, yaşam alanlarının, yok edilmesi anlamına geliyor. Bizler bu beton siyasetine, sömürge madenciliğine dur demeliyiz. Dağlarımıza, ovalarımıza, havamıza, suyumuza, yaşam alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Yan yana, omuz omuza, mücadele etmeliyiz.”
dedi.