Güner, Türk basın tarihinde dönüm noktası olan 24 Temmuz 1908 tarihinin gazetecilik mücadelesine büyük destek sağladığını vurguladı ve "24 Temmuz 1908 tarihi basın tarihimizde mücadele günü olarak yer alıyor. II. Meşrutiyet ilan edildiğinde, sansür görevlileri günlük işler için gazete ve matbaalara geldiğinde gazeteciler tarafından içeri alınmadı. Denetim ve kontrolün sonlandırılmasıyla, bu tarih basında sansürün kalkış tarihi olarak kayda geçti. 1971 yılına kadar 24 Temmuz’lar basın bayramı olarak kutlandı, daha sonra ise gazetecilerin mücadele ve dayanışma günü olmuştur” açıklamasında bulundu.
Malatya basının çektiği zorluklara da dikkat çeken Güner, şunları belirtti:
"6 Şubat depremleriyle, Malatya Basın kuruluşları enkaza dönerken, gazeteler, radyolar, televizyonlar, internet siteleri ve tüm medya, basın konteynerlerde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Depremler ve zirai dondan etkilenen Malatya ekonomisine rağmen, Malatya basını, halkı bilgilendirmek için konteynırlarda "sorunlarımız var ama sorumluluklarımız önceliklidir" anlayışı ile çalışıyor. Yeniden yapılandırılan Malatya'da sorunlar sadece ifade özgürlüğü ile sınırlı değil. Medya kuruluşlarının konteynerlerden çıkarılması önceliğimizdir. Resmi ilan alan medyalardan televizyonlara, radyolardan internet yayıncılığına kadar tüm sektörlerde çözüm bekleyen önemli sorunlar var. 2,5 yılı konteynerde geçiren Basın kuruluşlarımız, yeniden yapılandırılan Malatya'da yapımı devam eden işyerinin teslim edilmesini umutla beklemektedir. Bu yüzden konteynırlarda kutlanacak bir basın bayramı göremiyoruz. Yalnızca yaşam mücadelesini sürdüren, ekonomik zorluklarla boğuşan ve 24 Temmuz’da mücadele eden medya kuruluşları vardır. Her şeye rağmen, bu yıl da 24 Temmuz’u Basın Bayramı değil, dayanışma ve mücadele günü olarak değerlendireceğiz."
