Polat, açıklamasına 2025 yılındaki Dünya Barış Günü'nde dahi dünyanın birçok yerinde bölgesel ve yerel çatışmaların devam ettiğini belirterek başladı. Özellikle İsrail’in Filistin’e yönelik uyguladığı şiddet politikalarının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade eden Polat, İsrail'in Gazze'ye gıda yardımını engellemesi sonucu çocukların açlıktan hayatını kaybetmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Polat, uluslararası toplumun bu duruma karşı sessizliğinin de endişe verici olduğunu söyledi.
Türkiye'deki Kürt meselesine de değinen Polat, devletin bu soruna güvenlikçi politikalarla yaklaşmasının büyük acılara ve kayıplara yol açtığını söyledi. Polat,
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşundan itibaren Kürt meselesinde çözümsüzlük politikalarını resmi bir hale getirmiştir. Bu politika her türlü hak talebini şiddetle bastırmak üzerine inşa edilmiştir,"
dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan ve "barış süreci" olarak adlandırılan dönemdeki adımların önemine dikkat çeken Polat, silahların susmasının ve şiddet dışı çözüm yollarının açılmasının barış umudunu artıracağını belirtti. Polat, insan hakları savunucuları olarak bu süreci önemsediklerini ifade etti.
Basın açıklamasında, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller de ele alındı. Düşünceleri nedeniyle tutuklanan siyasi mahpusların, hasta mahpusların tahliyelerinin engellenmesi ve Adli Tıp Kurumu'nun etik dışı kararları gibi sorunların kronikleştiği vurgulandı.
Polat, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin ve LGBTİ+’lara yönelik nefret dilinin yoğunlaşmasının da ciddi bir kaygı kaynağı olduğunu belirtti. Barışın sağlanması için acil taleplerini sıralayan Polat, şunları söyledi:
Hapishanedeki siyasi mahpusların serbest bırakılması.
Terörle Mücadele Yasası'nın kaldırılması.
İfade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması.
Hasta mahpusların tahliye edilmesi.
AİHM ve AYM kararlarının uygulanması.
İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesi.
Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelerin eksiksiz uygulanması.
Açıklama,
"Bu taleplerin tümünün barışla doğrudan bir ilgisi vardır. İfade ve örgütlenme özgürlüğü sağlanmadan barış gerçekleşemez. Bu nedenle siyasal iradeyi insan haklarına dayalı barışçıl politikalar geliştirmeye çağırıyoruz,"
sözleriyle son buldu.