Malatya 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde cinayete ilişkin davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Murat Baytok, tutuksuz sanık Birsen Baytok, müşteki ve avukatlar katıldı.
Katil zanlısı Murat Baytok’un mahkemede verdiği ifadede, 15 yıl polis memuru olarak görev yaptığını, yaşanan olaydan dolayı pişman olduğunu ve utandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Diyarbakır'dan Malatya'ya tayinim çıkmıştı. Taşınacağım ev babamın adına kayıtlı bir evdi. Oturacağım evde ben gelmeden önce başka bir kiracı oturuyordu. Onu çıkartmak için beni bahane ederek o kiracısını evden çıkarttı. Daha sonra eşim ve annem arasında bir tartışma oldu ve ben başka bir eve taşındım. Zaman zaman amcam, kardeşlerim arasında bizim eve taşınmamamız için tartışmalar yaşanıyordu. Malatya'ya geldikten 1 yıl sonra ben yeniden babamların evine taşınacaktım. Ancak içerisinde halen oturan bir kiracı vardı. Kiracının kontratının bitmesine 1 ay kadar kısa bir süre kalmıştı. Babamın bilgisi dahilinde eşyaları getirip kendime ait olan boş dükkana eşyalarımı yerleştirecektim. Nakliyeciler geldiğinde annem merdivenlerde oturmuş bekliyordu. Kendisi benim anlamadığım bir şekilde nakliyecilere " bu eşyaları neden getiriyorsunuz, buraya eşyaları getirmenizi istemiyoruz" gibi nakliyecilere konuşmuş. Ben de anneme neden böyle yaptığını sordum ancak o bana mantıklı bir cevap veremedi. Ben yıllık izne ayrılacağım için eşyaları depoya yerleştirecektim. Kiracı da evi boşalttıktan sonra eve geçmeyi düşünüyordum. Şeref ile Abdullah'ın kullandığı iş yeri ile alakalı bir şikayet durumu vardı. Annem ile babam bunu bahane ederek benim taşınmamı istemiyorlardı. Ben de bu konuyu netleştirmek için maktullerin işlettiği dükkana gittim. Şeref ve Abdullah’ın kullandığı dükkanı NATO borusu geçmesi sebebi ile şikayetçi oldum. Ancak bu şikayetten dolayı ölen Şeref ve Abdullah benim eşimi sorumlu tutuyorlarmış. Ben de bu meseleyi konuşmak için dükkana gittim. Eşimin şikayetçi olmadığını anlatmak istedim ancak dinlemediler. Dükkandaki bu tartışmadan sonra dışarı çıktığımda benim eşyalarımı indirmek istediğim dükkanın içerisinde annem ve eşimin kavga ettiklerini gördüm. Bağırışıma sesleri geliyordu. Çocuklar da benim oraya gelmem için "baba" diye bağırıyorlardı. Birkaç metre mesafeden Şerefe ateş ettim. Abdullah da çok yaklaşmıştı. Neredeyse elimi tutmak üzereydi. Ona da yakın mesafeden ateş ettim. Hiç hedef gözetmedim. Kadınların nasıl vurulduğunu o an anlayamadım. Yaşanan olayın psikolojisi sebebi ile üzerime kim gelse ona ateş edebilirdim. Hatırladığım 10 el kadar ateş ettim. Sonrasında dönüp anneme de belden aşağısına doğru birkaç el ateş ettim. Silah elimde koşarak annemin üzerine doğru ateş etmiştim. Ateş etmem üzerine annem yere düştü. Annem bu ateş etmelerim sırasında vuruldu. Sonraki ateş etmelerim istem dışı olmuştur. Eşim o sırada çocuklara sarılmıştı. Eşim de çocuklar da ağlıyordu."
Tutuksuz sanık Sanık Birsen Baytok ise, “Başka bir evde yaşıyorduk, olay tarihinde eşyalarımızı eşime ait dükkâna yerleştirecektik. Eşim boş dükkânı çantasından çıkarttığı anahtar ile açtı. “Birsen sen eşyaları yönlendir” dedi ve yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra kayınvalidem hızla çeri girdi ve bana hakaret edip, “Şerefsizler” diyerek saldırdı. Saçımı tuttu, beni yere düşürdü, nakliyeciler ve çocuklarım bizi ayırmaya çalışıyordu. Sonra bir anda dışarıdan silah sesleri geldi. Ben kendimi korumaya çalıştım. Silah sesleri kesildikten sonra yerden kalktım, ileride eşimi gördüm ancak elinde silah yoktu. Ben kendisine “Ne yaptın?” diye çıkıştım. Kayınvalidemin vurulma anını ben görmedim. Kesinlikle kendisinin yerini gösterip eşimi ateş etmesi için yönlendirmedim” iddiasında bulundu.
Olayda ağır yaralanan Remziye Çay, “Murat silahla önce Abdullah'a ateş etti. Ardından da bize doğru ateş etti. Ben bacağımdan vuruldum. Şeref yere düştükten sonra ben onu korumak için üstüne kapaklandım. O sırada yeniden bana doğru ateş etti ve karnımdan da yaralandım. Sanık bilerek hedef gözeterek ateş etti. Murat’ın dükkânı ile bizim dükkanımız arasında yaklaşık 5-6 metre mesafe var. Murat, o mesafeden kendi annesine doğru da ateş etti. Annesi yere düştükten sonra Murat'ın karısı ona annesinin yerini gösterdi ve “bir daha vur” diye söyledi. Murat’ta annesine yaklaşarak yerdeyken yine ona doğru ateş etti. Birsen'in annesini işaret etmesinin ve “Gel bir daha vur” diye söylemesini net bir şekilde gördüm ve duydum” dedi.
Sanık Murat Baytok’un babası Mehmet Ali Baytok, “Olayların asıl sebebi Birsen'dir. Ben kesinlikle Murat'ın evini taşımasına rıza göstermedim. Murat Birsen'in ağzından ne çıkarsa onu yapıyordu. Bu şikâyet meselesi de Birsen'in yüzünden olmuştur. Hatta Murat “Sizin muhatabınız Birsen'dir” diyordu. Murat kira ile ilgili olarak daha önce Şeref’in dükkanına giderek çok kez kendilerini rahatsız etmiştir. En ağır cezayı almalarını istiyorum” dedi.
Tanık Erdal Altun, “Biz eşyaları götürüp Murat'ın gösterdiği dükkâna indireceğimiz sırada dükkân içerisinde Birsen vardı, Murat o sırada orada değildi. Murat'ın annesi dükkâna gelir gelmez gelin kaynana birbirlerine girdiler. O sırada da silah sesleri geldi. Murat'ın annesi “Oğlum” diyerek dışarı çıktı. Murat'ın diğer dükkânda bulunanları ne şekilde vurduğunu görmedim. Murat diğer dükkânın bulunduğu yerden ateş ettiği sırada seken kurşunla mı yanlışlıkla mı olduğunu bilmiyorum ancak annesi vurularak yere düştü. Annesi yerdeyken Birsen de dükkânın dışına çıkmıştı. Eşine hitaben eliyle Gülhan'ı göstererek "Burada burada" diye söylediğini bizzat duydum. Murat’ta annesinin başına yaklaştı. Önce bir el ateş etti. Ardından da iki el daha silah sesi geldi. Bu silah sesi geldiğinde Murat annesinin başındaydı. Ateş ettikten sonra da Murat "Daha konuşamazlar, hepsini öldürdüm" dedi” beyanında bulundu.
Mahkeme Heyeti, sanık Birsen Baytok’un tutuklanma taleplerini reddederken, tutuklu sanık Murat Baytok’n tutukluluk halinin devamına karar kılarak, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi.
İddianameden
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, Murat Baytok’un eşyalarını nakliye şirketi ile babasına ait boş ikamete taşımak istediği, eşyalar indirilirken Şeref Çay ve Abdullah Çay’ın buraya geldiği ve Abdullah Çay’ın işlettiği kasapta Murat Baytok, Şeref ve Abdullah Çay arasında dükkanın kirası ve dükkanın altından geçtiği iddia edilen NATO boru hattından dolayı dükkanın kiracılarının şikayet edilmesi ile ilgili bir konuştuğu esnada şüpheli Birsen Baytok ile Murat Baytok’un annesi Gülhan Baytok arasında eşyalar taşınırken başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü belirtildi. İddianamede, Murat Baytok’un Şeref Çay ve Abdullah Çay ile Remziye ve Kadriye Çay’ı hedef gözeterek beylik tabancasıyla ateş ettiği, bu sırada yan taraftaki evinden dışarı çıkan annesi Gülhan Baytok’a da iki al ateş ettiği, şüpheli Birsen Baytok’un yere düşen kayınvalidesini eşi Murat Baytok’a göstererek “Annen burada ölmedi gel vur” dediği, bunun üzerine de Murat Baytok’un annesine iki el daha ateş ettiği ve olayda kullandığı beylik tabancasını nakliye kamyonunun kasa kısmına koyarak kaçtığına yer verildi. İddianamede ayrıca, cinayet zanlısı Murat Baytok’un ‘üst soya ve kadına karşı kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’ ve ‘kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediği, şüpheli Birsen Baytok’un ise cinayet zanlısı Murat Baytok’a kayınvalidesinin yerini göstererek “Annen burada gel vur” diyerek, eşini suç işlemeye teşvik ederek, suç işleme kararını kuvvetlendirdiği ‘üst soya ve kadına karşı kasten öldürmeye yardım etme’ suçunu işlediğine yer verilerek, cezalandırılmaları talep ediliyor.
Olay
Malatya merkez Yeşilyurt ilçesi Yavuz Selim Mahallesi Karagöz Caddesi üzerinde 30 Temmuz 2024 tarihinde meydana gelen olay da, Polis Memuru Murat Baytok (38) beylik tabancası ile Şeref Çay (60), oğlu Abdullah Çay (34) ile annesi Gülhan Baytok’u (61) öldürmüş, Remziye Çay ve Kadriye Çay’ı ise ağır yaralamıştı.