“6 Şubat 2023’te yaşadığımız büyük deprem sadece binalarımızı değil sosyal dokumuzu, üretim gücümüzü ve ekonomik yapımızı derinden sarstı” ifadesini kullanan Sadıkoğlu, "Malatya ciddi daralmalarla yüzleşmek zorunda kaldı. Ekonomisi hala 6 Şubat öncesine ulaşmadı” dedi.
Sadıkoğlu, deprem sonrası Malatya'dan farklı illere nitelikli bir göç yaşandığına dikkati çekerek, “Depremin üzerinden 29 ay geçmesine rağmen hala göç vermeye de devam ediyoruz. Nitelikli göç verirken, niteliksiz göç alıyoruz. Bu anlamda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi açıklamalarına göre, deprem sonrası Malatya’dan 102 bin hemşerimiz tamamen şehri terk etmiş, kaydını farklı illere aldırmak suretiyle şehir dışına çıkmış. Birde resmi kaydını Malatya’dan aldırmayan ama Malatya’yı terk eden ve kente dönmek için düzelmesini bekleyen 200 bin kişi var. Bugün büyükşehir olma niteliğini taşıyan Malatya’dan nitelikli 200 bin kişinin gittiğini ön görüyoruz” diye konuştu.
Sadıkoğlu, Malatya’da göçe bağlı olarak istihdamda da bir kırılmanın yaşandığını, sosyo ekonomik dengelerde bir sarsıntı olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Deprem öncesi organize sanayi bölgelerimizde 42 bin kişi çalışırken bugün 30 bine düştü. Nitelikli göç vermenin organize sanayi bölgelerimize ciddi yansımaları oldu. Bununla beraber ihracat hacmimiz düşmüş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, hizmet sektörü de dahil Malatya’da deprem öncesi 124 bin olan özel sektör çalışan sayısı, depremden sonra 62 bine düştü. Şu an itibariyle bu rakam yükselme trendinde ama umut ediyoruz ki şehrimizin yapılanması bir an önce sonuçlanır hem işyeri hem de konut yapımıyla düzelirse şehirden giden birçok vatandaşımız geri dönecektir. 2023 yılında 724 firma, 2024 yılında ise 243 firmanın kapanarak odamızdan kaydını sildirdi. Bu yılın ilk 6 ayında kapanan firma sayımız ise 81. Dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımız zaman bugün önümüzde İsrail-İran savaşı var. Artık kılıç kalkanla değil teknolojiyle savaşıyorlar ve oturdukları yerden düğmeye basmak suretiyle ülkeleri yok edebiliyorlar. Bu doğrultuda firmaların güçlü olması ülkelerin güçlü olması anlamına geliyor. Almanya, askeri gücü olmamasına rağmen tamamen ekonomik gücüyle dünyada söz sahibi olurken, bizlerin gelişmiş ülkelerde ‘Girişimcilik ruhu’ adı altında şirketler kurdurmaya yönelik projelere teşvik ve istihdam desteği var. Bazı ülkelerin şirket kuran girişimcilerin oluşmasına destek verirken bizim burada şirketlerimizin kapanması bu girişimcilik ruhunun da ölmesi demektir. Önümüzdeki süreç içerisinde belki bir daha ticarete girmeyecek, bir şekilde ülkeye katma değer yaratan insanları küstürmüş olacağız. Kapanan işletmeler işsizlik, şehri terk etmek derken terse göçü hızlandırmamız gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu nedenle konutların hızla tamamlanması, ticari alanların bir an önce teslim edilerek çalışmaların eski haline dönmesi için şehri canlandırmamız gerekiyor."